Carrara markets- Broadbeach
Bildiğiniz üzere Avustralya Güney yarımküre ülkesi olduğundan mevsimler bizimkilere göre ters işliyor. Dolayısı ile biz kuzeylilere göre Ekim ayı sonbahar iken Avustralya’da ilk bahar oluyor. Brisbane, Avustralya’nın orta-doğu tarafında olmakla birlikte Sydney ve Melbourne’e göre kuzeyde Ekvator’a yakın olduğundan biraz daha Akdeniz iklimini andırıyor. Diyeceğim odur ki bizim Mayıs ayına benziyor, yüzünü yaza dönmüş haliyle:)
Bugün ilk olarak Carrara markets adlı bir pazar yerine gidiyoruz. Dükkanlar halinde bizdeki sabit pazarlara benziyor format. Haftada bir gün açılırmış. Epey dolanıp, sebze reyonundan bir küçük kavun ve kabak alıyoruz.
Ve ilk kez burada, çok çok özgün ve yaygın olarak hem Sydney’de hem Brisbane’da bulunan Avustralya Ibis’i olarak adlandırılan uzun gagalı ve uzun bacaklı beyaz bir kuş görüyoruz. İlk kez gördüğümüzden çok kadar ilginç geliyor; düşünün ki leylek gibi bir kuş sokaklarda cirit atıyor:) Bizdeki güvercinler misali...bunlar sokakta, sağda solda ne kadar artık varsa sürekli yiyen yok eden bir kuş türü. Hiç boş göremezsiniz; sürekli bir yeme arayışındadır o uzun gaga.
Bu pazar alanı bir derenin üzerinde, etrafında kurulu. Küçücük bir köprü geçiyoruz. Bataklık olmuş suda oynaşan bir şey dikkatini çekiyor kardeşimin. Kenara çıktığında görüyoruz, sakallı ejder diyorlar (bearded dragon). Gayet doğal ortamında. Herkes buna alışkın. Bizde de muadili kertenkele var diyelim:)
Arabaya atlayıp Gold Coast istikametinde Broadbeach’e uzanıyoruz. Yaklaşırken kardeşimin de kısa bir süre yaşadığı küçük evin önünden geçiyoruz. Broadbeach ise göz kamaştırıcı! Çok etkilendim. Okyanus kenarında devasal konutlar ile inanılmaz düzenli bir yerleşim alanı yaratılmış. Tertemiz bir görüntü. En lüks semtlerden. Buraya yeniden geleceğimiz için yola devam ediyoruz.
Çok meşhur Surfer’s Paradise yakında. Planımızda olmamasına rağmen 1 saat de burada takılıyoruz. Haftasonları 1 saat park ücretsizmiş. 1 saati aşılırsa 50 AUD ödüyorsunuz. Okyanusun kokusu muhteşem! Ben bir kumsalın kumunun bu kadar ince ve bu kadar beyaz olabileceğini düşünemezdim herhalde. Kuzey Kıbrıs’ta da aynı şeyi mi söylemiştim acaba, bir an o kumlara basarken bunu da düşünmüyor değilim...
2 tane kocaman denizanası kumsala vurmuş. Şeffaf, mavi. Zehirli olanlardanmış. Küçük modelleri yanma hissi veriyormuş değince. Sahillerde de sirke sebilleri varmış, değince yıkamak için; tedavisi buymuş:) Birkaç tanesi birden davranınca kardiak şoka giriyormuş insan!
Okyanus olması sebebi ile denizlerimizden farklı şekilde dalgalı. O yüzden yüzmekten çok surf yapılıyor. Yüzülebilir alanlar da dalgaların yarattığı alt akıntıların ortaya çıkarttığı kumsal vadileri ve tepecikleri sebebi ile sınırlı. Diğer yandan zehirli deniz hayvanları (stinger’lar) dikkate alınması gereken yan mevzular. 3 km uzunluğundaki muhteşem kumsal boyunca arkada yükselen gökdelenler yine alışılmadık bir manzara sunuyor bize. Restoranları, barları , yepyeni konutlar ve AVM’ler ile capcanlı bir ortam. Brisbane bölgesinin en çok turist çeken bölgesi desek yersiz olmaz sanırım. Broadbeach‘i de katarsak yol boyunca onlarca otel gördük.
Tam Surfer’s Paradise yazan sade ama parıltılı tabelanın karşısındaki sadece yayalara açık olan cadde Cavill Avenue. Bu cadde de restoran ve AVM’leri barındırıyor. Kaldırım boyunca ellerinde kumbaralar ile para toplayan Acubra (Avustralya’ya özgü) şapkalı, lame bikiniler giyen 1.90 metre boylu kızlar dikkatimizi çekiyor! Surfers Paradise Meter Maids (parkmetre görevlisi) deniliyor. 40 yıldır buranın geleneği olmuş. Bu kızlara güneş, sörf ve eğlenceden oluşan Gold Coast ruhunu yansıtan milli bir sembol olarak bakılıyor. Parkmetreler koyulduğunda oluşan olumsuz halk görüşünü ortadan kaldırmak için ortaya çıkmışlar. Topladıkları paralar ile motorculara ceza kesilmesini önlemekmiş amaç. Ama artık uygun bir yerlerine bannerlar, logolar da yapıştırarak, broşürler dağıtarak ayaklı reklam da yapıyorlar. Bir de yeterince turistik atraksiyon olmuşlar:) İki blok ötede, gece klüpleri ve bar ortamlarının yoğun bulunduğu Orchid Avenue’ya geçiyoruz.
Saat 16:00 civarı eve dönüş yoluna koyulduk. Ormeau’ya 5 dakika mesafede Cole’s marktten yemek için gereken bir iki malzemeyi alıp ardından karşısındaki içecek marketine geçiyoruz.
Eve gelince önce kuzu sırtını baharatlayıp bahçedeki tüpgazla çalışan barbeküye atıyor kardeşim. Bir de biz geldiğimizde yeriz diye yaptığı tarhana çorbası ve domatesli , taze soğanlı kuskus var:) Et bir saat pişene kadar havuz keyfi yapacağız. Masada havuç , turp salatası, taze soğan, acı biber turşusu, ramazan pidesinin ekmek versiyonu var. (Cole’s markette yapılıyor ve Türk ekmeği diye satılıyor:) ). Mumlarla ışıklandırdığımız masada küçük bir de evlilik yıldönümü kutlaması yapıyoruz:)
Çok hoş sohbetli, lezizzzzz, tadından yenmez bir akşamdı....