"Terra Australıs" Avustralya

Blue Mountains

28.10.2012, Pazar/ Blue Mountains

Bugün Sydney’ya yakın olan mesirelerden Dünya Mirası listesindeki Blue Mountains’ı (Mavi Dağlar) görmeye gidiyoruz. Burası da nazik dengeler içerisinde korumada olan bir vahşi yaşam alanı ve yağmur ormanı.

Parramatta ‘da bulunan otelimizin kuzeybatısına kaldığından Sydney’e, yani doğuya, gitmeye gerek kalmayacak. Parramatta’dan geçecek olan Batı Hattı tren saatlerine dün akşamdan bakmıştık. 8:45’te biniyoruz trene. Birbuçuk saat süren manzaralı yolculuktan sonra Katoomba durağında iniyoruz. Rakım 1000 metre. Nasıl soğuk bir hava! Bulutlu, güneş görünmüyor. Yanımda her ihtimale karşı diyerek taşıdığım bereyi ilk kez takıyorum. O da yetmiyor, üstüne kapüşonumu geçiriyorum. Bu hava için üstümüz çok hafif.

Bu ana duraktan epey bir yol yürüyerek Echo Point ve 3 Sisters (3 Kızkardeşler) tabelalarını takip ediyoruz. Yol bir noktada ikiye ayrılıyor; soldaki sapaktan Echo Point ve 3 Sisters’a, sağdaki sapaktan Scenic World’e gidiliyor. 3 kızkardeşi görmek yolunda seçim yapıyoruz.

Üç Kızkardeşler Mavi Dağlar’da görülesi ilk duraklardan. Katoomba’nın Echo Point bölgesinde. Bizim peribacalarımıza benzer bir görüntüde bir kaya oluşumu.Aborijin efsanesine göre farklı bir kabileden 3 erkek kardeşe gönül veren Katoomba’lı 3 kız kardeş bu gençlerle evlenmek ister, ancak kabile yasaları buna izin vermez. Gençler kızları zorla almak ister ve savaş çıkar. Savaş bitene kadar kızları koruma altında tutmak isteyen kabile doktoru kızları bu kayalara çevirir. Ancak savaş sırasında öldüğünden ondan başka kimse kızları eski hallerine çeviremez ve böylece kalırlar.

Diğer bir efsaneye göre de aborijinlerin Bunyip dedikleri herkesin korktuğu bir mitolojik yaratık bu vadinin dibinde yaşamaktadır. 3 kızkardeşin babaları kabile doktorudur. Yiyecek bulmak için vadiye indiğinde kızları kayaların arkasına saklar. Böyle günlerden birinde kızlardan birisi saklandıkları yerde çıyan görüp korkması üzerine bir taş atar. Fakat bunyip kızları farkeder. Baba bunun üzerine sihirli kemik ile kızları taşa çevirir. Bunun üzerine Bunyip kızar, babayı takibe başlar. Köşeye sıkışan baba kendini de lir kuşuna çevirir. Fakat bu mücadele esnasında sihirli kemiği düşürü ve bulamaz. Bunyip ortadan kayboldukan sonra kemiği arar ancak bulamaz. İşte bugün görmeye gittiğimiz o kızkardeşlerdir:)

Yolu ikiye ayıran sapakta ilk olarak 3 kızkardeşi görmenin çok isabetli bir seçim olduğunu orman içinde yürümeye başladıktan sonra anlıyoruz.

Daha ileri gidemeyecek, daha doğrusu daha derin orman atmosferine girmek istemeyen ve zorlu inişlere katlanamayacaklar için orta bir noktada karşılıklı iki tepe arasına bir teleferik sistemi kurmuşlar. Ancak bunu tercih etmiyor ve yürümeye devam ediyoruz. Teleferiğin vardığı nokta Scenic World istasyonu.

Ormandaki aşağı meyilli yürüyüşümüz sırasında buraya tırmanmanın imkansızlığı fikri hüküm sürmeye başladı. En dibe inip orada “tren” dedikleri, dünyanın en dik teleferikvari raylı asansörüne (füniküler) binerek 1 saatte döne-dolana yürüyerek indiğimiz yolu 2-3 dakika içinde çıkıyoruz. (11 $AU/ tek yön/kişi)

 

Trenden indiğimiz yer Scenic World. Yani yol ayrımına geldiğimizde Echo Point ve 3 Sisters’ı seçmeseydik, Scenic World ‘de trene binip ormanın dibine inecek, sonra da dik dağı tırmanacaktık. Ayrımdan Scenic World’e saparsanız yine yürüyerek yahut 2 tip raylı sistemle ormanın farklı noktalarına inerek, ya da trenle yine vadinin dibine inerek Mavi Dağları keşfedebilirsiniz. Her halukarda daha aşağı bir noktaya indireceğinen yürüyerek tırmanmaktansa yahut aynı raylı / kablolu hatlarla geri dönmektense Echo Point’ten orman içi yürüyüşü başlatmak daha tercih edilir bir yöntem olabilir.

Buradan tekrar geldiğimiz ana yola yürüyoruz. Çarşı içine gelmek yarım saat alıyor.

Mis gibi dağ havası olan, bir-iki katlı bahçeli evleri, yemyeşil bitki ve ağaçları ile İngilitere’nin banliyölerini andıran bu şirin kasaba Katoomba’da konaklama seçenekleri de var.Tren Katoomba’ya varmadan önceki iki –üç durakta da ormana komşu benzer kasabalar var (Leura gibi).

Katoomba- Leura arasında giden bu ormanın etrafından dolaşan, Echo Pointi ve 3 Ssiters’ı da gösteren, 30 durakta duran Hop –on Hop-off tipi iki katlı otobüs turları da mevcut- sadece orman turu yapmayayım, başka şeyler de göreyim diyenler için.

Merkeze yaklaşırken Vee’s Cafe adlı küçük bir kafede bugüne kadar yediğim en güzel, en bol malzemeli pizzalardan birini yiyorum.23 cmlik, ¼ kesilmiş iri mantarlı, bir paket hellimli, domates sosly, fesleğen ve sarımsak soslu enfes bir pizzaydı. Bahadır da Vee’S Honey adlı balkabaklı bir pizza denedi. Wireless internet de sağlayan bir kafe. Şiddetle tavsiye!

Katoomba çarşısı pek küçük olduğundan ve Pazar günü olmasından mağazaların hemen hepsi kapalı. Tren saatlerini önceden kontrol etmekte fayda var; biz de öyle yaptık. 26 geçe ve 56 geçelerde var tren. İlkini kaçırdığımız için 3:56’ya biniyoruz. 1,5 saat sonra Parramatta’dayız. Pizzayı biraz geç yediğimizden ve biraz büyük olmasından akşam yiyecek durumda olmuyoruz; yoğurt ile hafif geçiştiriyorum.