Barselona
Alışılageldiği üzere yolculuk günü turun ilk günü sayılıyor. Biz de paket turlarda standart olduğu şekilde uçaktan iner inmez tur otobüsümüz ile yapabildiğimiz oranda bir şehir turu yaptık: Montjuic, Port Olimpia, La Sagrada Familia, Casa Battlo, Plaça Espanyol, Plaça Catalunya.
La Sagrada Familia'dan itibaren hava kararmaya başladı, sonrasını alacakaranlıkta gördük denilebilir. Sadece Port Olimpia'da ve La Sagrada Familia'da otobüsten inebildik.
La Sagrada Familia
Sonra da şehir merkezinin 10 km. dışındaki, havaalanı yakınlarındaki 4 yıldızlı otelimize (Hotel Salvosa) yerleştik. İlk şehir turumuzda gündüz gözü ile göremediğimiz yerleri otele yerleşir yerleşmez hemen otobüse atlayıp merkeze inip görmek istedik. Karamel tenli otobüs şöförüne yarı İngilizce yarı İspanyolca "iki bilet lütfen" deyince sempatik bir gülümseme ile "two tickets please" diyerek bizi düzeltip nereli olduğumuzu sordu. Türkiye deyince o da Fas'lı olduğunu söyledi ve bir yakınlık oldu. Hani herkes İspanya'da kimse İngilizce bilmez deyince biz de çat-pat İspanyolca havasına girdik. Ortaya böyle garip bir durum çıktı.
Aynı otobüste bize ilginç gelen bir durumla da karşılaştık. İkili ters koltuklara oturmuştuk. Yan taraftaki düz koltukta bir genç oturuyor. Bizden 2 durak sonra 2 genç daha bindi. Oturanla tanışıyor olmalılar ki selamlaştılar. Binenlerden biri oturan gençle öyle bir samimiyet ilişkisi içine girdi ki biz nereye bakacağımızı şaşırdık. Katolik İspanya'da içiçe kamuya açık bir alanda bu rahatlık bizi şaşırttı.
Casa Battlo |
Casa Milà /La Pedrera |
Plaça Espanya'da inip uzaktan Palau National'i görüp tekrar metroya binerek Catalunya Meydanı'na gittik. Binerken hava çok bulutlandı. Çıktığımızda yağmur yağmaya başlamıştı, bir dam altına sığındık ama metroya geri girsek daha iyi edermişiz. Gök gürültüsü ve şimşekler eşliğinde gelen bir fırtına ile bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başlayınca kendimizi caddenin karşısındaki Burger King'e zor attık. Baktık ki durmayacak, akşam yemeğini de girmişken burada halledelim dedik. Yağmur da biraz diner gibi olunca tekrar metroya binerek önce Sagrada Familia'nın sonra da Casa Battlo'nun yolunu tuttuk. Karanlık iyiden iyiye inmişti. Casa Battlo'nun ışıklı süluetini de bu vesile ile görmüş olduk.