"Terra Australıs" Avustralya

Genel İzlenimler

BRISBANE

Brisbane geziOzon deliği, Güney Kutbu’nda güneş ışınlarının daha dik gelmeye başladığı kış sonu - bahar başı gibi bir dönemde mevsimsel olarak gelişen ancak Avustralya’nın özellikle Queensland eyaletini ve öncelikle Brisbane bölgesini etkileyen bir durum. Bu sebepten bulutlu günlerde bile güneşten koruyacak kremler, kıyafetler ve gözlük ve şapka gibi aksesuarlar kullanılması, güneşin dik saatlerinde (10:00-15:00) iç mekanlarda durulması öneriliyor. Cilt kanseri en yaygın bu ülkede görülmekteymiş. Okuduğum bir yazıya göre beyaz tenli Avrupalıların burada yaşamak üzere evrimleşmemiş olmaları sebebi ile bu oran yüksek.

O kadar kırılgan bir doğaları var ki Avustralya’nın sınırlarından geçirdikleriniz ile ilgili katı kuralları var. İnmeden uçakta bir kart dolduruyorsunuz. Beraberinizde getirdiğiniz sınırdan içeri sokacağınız herhangi bir gıda maddesi var ise bunu beyan ediyorsunuz kartta. Sadece gıda maddesi de değil, ilaç, ayakkabınızda kalması olası bir bölgeye özel toprak kalıntısı vs. gibi de doğal dengeleri bozabileceğine inandıkları her şey incelemeye tabii. Sonra gümrükte incelemeye tabii tutuluyorsunuz, görmek istiyorlar. Biz sadece gıda götürdüğümüz için onu görmek istedikler. Kutulu, fabrika çıkışlı, etiketli, kuru bir ürün ise sıkıntı yaşamazsınız.

Muazzam bir yemek ve içmek kültürü var. Yeme-içme deyip geçemiyorum zira bu ifadelendirme hem yeme hem de içme eylemini onlar açısından hafife almak olur. Yemeğe doymak üzere değil keyif almak üzere vakit ayırıyorlar. Dünya mutfaklarının en güzel örnekleri çok hoş bir sunum ile sergileniyor. Britanya felsefesi ile kurulmuş ama göçmen ülke olmanın güzelliklerinden biri de bu olmuş; neyse ki Britanya mutfağına kalmamışlar! İçmek konusuna gelirsek, çok gözlemim olmadı ama içmek ve dayanmak konusunda iyi olduklarını duydum. Buna da güzel zaman ayırıyorlar. Barlar ve pub’lar iş çıkışı sonrası ağzına kadar dolu mekanlar.

Car pool burada da var; birden fazla yolcu taşıyan küçük taşıtlar da dahil tüm araçların faydalandığı özel şeritler.

Gidilen yöne göre hız limiti otobanlarda değişiyor. Örneğin şehre doğru ise 100 km/h. Şehirden uzaklaştıkça 100-110 arası.

Tahminlerin ötesinde yeşili bol; tabii kıyıdan nasibini alabilen bölgelerde.

Sokakta tanımamasına rağen selam veren , hatır soran insanlar var.

Çok özgün bir flora – fauna ortamı.

Burger King Avustralya’da Hungry Jack’s olarak markalaşmış.

Banliyölerde bahçeli evlerde oturmak çok güzel ama toplu taşıma ile gidip gelmenin hiç de kolay olmadığını, hatta bazı saatler ve imkanlar itibariyle olanaksız olduğunu öğreniyoruz.

Pek şık ve kalbur üstü olanlar dışında restoranlarda , barlarda sürahi ve bardaklar fiberglasdan imal, cam değil. Çok içki tükettikleri için sapıtıp, kırıp saldırmasınlar diye böyle mecburi bir uygulama var.

UGG botların, paketi ve çantası olmasına rağmen sahtesinin satıldığı UGG mağazaları varmış.

Alışveriş cenneti. Tek sorun her şey çok pahalı. Özellikle giyim.

Evler emlakçılar aracılığı ile bazen açık artırma usulü kiralanıyor veya satılıyor.

Karavan turizmi çok ama çok yaygın. Karavan siteleri var. Sadece belirli bir yaşın üstünü aldıkları siteler. :)

Belediye otobüslerinin arkasında stop ışıklarını kastederek “ışık yandığında hız limiti 40” şeklinde uyarılar var.

TIR ve kasalı yüksek araçların arkasında da “ eğer yan aynalarımı göremiyorsan seni görmüyorum demektir” şeklinde takılması mecburi tabelalar var.

Benzin istasyonlarında benzini müşteri dolduruyor.

Bazı arabaların ön ve arkalarında yaklaşık 20x20 ebadında P ve L harflerinin yapıştırıldığı etiketler oluyor. L –learner; öğrenci sürücü, P ise Provisional; geçici belgeli gibi anlamları var.

Çok yaygın olarak yollarda Holden marka arabalar geziyor. Chrysler ‘in Avustralya pazarındaki ürünüymüş.

Elektrik ve su faturası 3 ayda bir geliyor.

Küçük şişe su 1,5AUD= 3TL, büyük şişe su: 2,9 AUD=6 TL, benzin 1,5 AUD/ litre= 3 TL

Güney yarımkürede olması sebebi ile biz kuzeylilerin yaşadığı iklimin tersi yaşanıyor. Ekim itibariyle Nisan yaşıyorlar.

Burleigheads Fishmonger: Coca Cola 600 ml: 3,90 $AU, Fish& Chips-balık*patates (levrek). 11 $AU, Fish & Chips (Barramundi):10 $AU, 12 adet istiridye: 15,95 $AU, Ginger Beer: 3,50$AU

Yollarda gördüğümüz her böğürtlenin yenemeyeceğini çünkü zehirli olabileceğini söylüyor kardeşim.

SYDNEY

I’m free adlı ücretsiz şekilde yaya olarak şehri gezdiren rehberler var : www.iamfree.com.au . Bu tip bir şehir turuna ilk kez San Francisco’da katılmıştık. Bu arkadaşlarda da aynı konsept var; ücretsiz ama bahşiş ile çalışılıyor.

Harbourside AVM fiyatları: Manikür: 27$AU, Pedikür: 38 $AU, ikisi birden: 60 $AU, saç kesimi: 45$AU, Şampuanlama: 250$AU

Westfield Parramatta: Muz: 1,49$AU /kilo, yoğurt (200gr):2,19 $AU, mandalina :3,99$AU

Market City’de food court taze meyve suyu: küçük 3,50 $AU, büyük: 4,30 $AU

En ekonomik ve pratik şehiriçi seyahat MyMulti pass ile mümkün. Bununla tren, otobüs ve feribot ile sınırsız seyahat edebiliyorsunuz. Seçeceğiniz tarihler arası için tabii. Bir de tabii fiyat hangi bölgeleri kapsadığına göre değişiyor.

Restoranlarda bahşiş vermek/almak gibi beklenti yok. Size kalmış.

Bizde turiste altın ne ise, Avustralya’da da opal mücevherat olarak pek yaygın satılıyor. Avustralya üretilen opalin %97’ini ( sadece güney bölgesi ile %80’ini) tedarik ediyormuş. Meksika, Brezilya, Honduras, Macaristan, Kanada ve ABD’nin batısında çıkartılmakla birlikte Avustralya en kaliteli üretimi vermekteymiş. Diğer değerli taşlarda olduğu gibi, oluşum şartlarına bağlı olarak farklı renklerde oluşabiliyor. ( http://www.costellos.com.au/opals/industry.html)

Tüm sahiller halka açık. Hiç bir kuruluş kendine ait bir alan çeviremiyor. Tesis de yok.

Resmi binalarda hem Avustralya hem de aborijin bayrağı birlikte yanyana dalgalanıyor.

Aborijinlere pozitif ayrımcılık var. Onları hayata ve ekonomiye kazandırmak, kültürel miras olarak sanatlarını aktarmak üzere devletin desteklediği programlar var.

Semtlerin sosyal kulüpleri var (bowling, boccia için olanlarını gördük)

Gitmeden izlenebilecek filmler:
Rabbit-Proof Fence (2002); Yönetmen: Phillip Noyce
Australia (2008); Yönetmen: Baz Luhrmann
Samson and Delilah (2009); Yönetmen: Warwick Thornton
Red Dog (2011); Yönetmen: Kriv Stenders