Londra: İlk Gün, İzlenim
Nedense yorucu bir yolculuk oldu. Hafif yağmurlu ve ılık bir Londra havasında vardık, ardımızda karlı bir İstanbul bırakarak. Yerel saat ile 11:45’te indik alana, fakat otele geldiğimizde saat 13:30’du. Bagajları otele bırakıp hem etrafı tanımak hem de bir şeyler yemek için dışarı çıktık.Paddington'da kalıyoruz. Paddington merkezi bir yer. Banliyölere ulaşan trenlerin garı konumunda olan büyük bir istasyonu var. Turistik bölgelere yakın. Dolayısı ile her tarafı otel olan bir semt- yani insan toplulukları açısından biraz karışık bir semt. Bizim sokağımız da, birleştiği ana cadde de tam anlamı ile otel sokağı.Halkın ikamet alanları biraz daha içerilere doğru gidildikçe ortaya çıkıyor.
Her sokağın
mimarisi aynı. Bir sokaktaki
evlerin ya hepsi köşk
havasında, ya da müstakil
bahçeli evler tipinde.
Birkaç basamak ile evin
kapısına geliyorsunuz. Bazı
mağazalar bile öyle. Öğlen
yemeğini otelin ana caddesi
üzerinde, istasyonun
karşısındaki bildik bir
mekanda, Burger King’de
yedik. Oteller bol
olduğundan yeme-içme
mekanları da bol, ama
sundukları çeşitler hep
aynı. Bu arada uçaktan
indiğimden beri başım
ağrıyor ve çok yorgunum. |