bUDAPEŞTE


Giriş

17-20.05.2008/ Budapeşte

Türk ulusu her zaman diğer halklara karşı barış ve dostluk duyguları beslemiştir. Ama kendimizi bildik bileli Macarlar bu halklar arasında bir başka yere sahiptir. Küçüklüğümüzden itibaren Macaristan ve Macar halkı ile ilgili hep içten bir sevgi ile bahsedilir, en azından Türkler tarafından beslenen bir sempati olduğunu bilirdik. Neydi peki Macarları bu kadar sevmemize sebep olan etkenler?...Bir gidip bakalım istedik... 

Bir defa tarihten gelen bir bağımız var demek bence yeterli değil. Dünyanın yarısında hüküm sürmüş Osmanlı İmparatorluğu’ndan sonra bu devletler aynı sempati ile bakmak şöyle dursun Türk ulusunun bir türlü gün yüzü görmemesi için adeta yarışmaktalar. Tarihten gelen bir bağımız var demenin yetersiz kalması bu noktada fark edilmelidir. Bu farkı yaratan unsur Hunlar’ın Orta Asya’dan kalkıp Avrupa’ya M.S. 4. yy’da bir Türk boyu olarak göç etmiş olmalarıdır. Gerçi bugün bir kısım Macar kökenlerinin Türk olduğunu kabul ederken bir kısmı şiddetle karşı çıkmaktaymış. Yabancı kaynaklarda da Karpatlar bölgesine 896 yılında geldiklerini yazıyor. Ama öncesine pek vurgu yapılmıyor...

Elbetteki Macar halkının bize duyduğu sempati bunlarla sınırlı olmamalı. Bunda Osmanlı’nın hüküm sürdüğü yerlerde halkı inancında ve geleneklerinde baskı altında tutmaması da bir etken olmalı.

Bir diğer sempatik nokta da Avrupa Hun İmparatorlarından Attila’nın adını iki halkın da olduğu gibi benimsemesi ve günümüzde de erkek adı olarak kullanması.

İstanbul Belediyesi’nin toplu taşımacılıkta kullandığı IKARUS marka otobüsler Macar yapımı olması hasebi ile özellikle troleybüs olarak çok yaygın olarak kullanılmakta. Bu yazı “nesi var?” a benzemeden normal seyre dönelim...