bUDAPEŞTE


Genel Bilgiler

17-20.05.2008/ Budapeşte

Bir şehir haritası aldığınızda gözünüze çarpacak ilk şey aslında şehrin en genel özelliği; ortasından kocaman bir nehir geçiyor olması. Tuna nehri, uğradığı 10 ülkeden dördüncüsü olan Macaristan’da, Budapeşte’yi ikiye ayırıyor. Batısında, tepelik kısım Buda, doğudaki düzlük kısım da Pest. 17. yüzyıla kadar iki ayrı şehir olan Buda ve Pest, 1873’te birleşip Budapeşte olarak adlandırılıyor. 

Bu nehir Budapeşte’de, toz konduramadığımız, eşi benzeri yok dediğimiz Boğaziçi ile boy ölçüşecek güzellikte bir görsellik ve faaliyet imkanı sunuyor. Muazzam gece manzarası şehir aydınlatması yarışmasında Budapeşte’ye birincilik getirmiş. İşte şehir içinde Tuna boyunca işleyen botlar, gece gezintileri için biçilmiş kaftan. Böylesi bir gece turu yapılmadan Budapeşte’yi gördüm denilemez! Adeta baştan çıkarıcı..bir göz atın...  https://www.google.com/search?sourceid=navclient&ie=UTF-8&rls=IRFA,IRFA:2006-26,IRFA:en&q=budapest+by+night&um=1&sa=N&tab=wi&tbm=isch&gws_rd=ssl

Nehir üzerinde, şehrin orta yerinde, ada var. En merkezi ve turistik olanı Margit Adası.

Nehir şehrin iki yakasını dokuz köprü ile birbirine bağlıyor. Dokuz köprünün ikisi raylı sisteme de açık; benim geçtiklerimin hepsinde araç trafiği de vardı. 

Buda ve Peşte...şehrin iki yakasında da yeşillik şehrin geneline hakim olsa da Buda’da daha ağır basıyor. Ağaçlar o kadar büyük, o kadar yeşil, o kadar şehrin içinde ki ...bir de baharın getirdiği bir tazelik var elbet. 

İnsanı, görüntüsü, yapıları, adabı-görgüsü, vb ile tam bir Avrupa kenti. Birliğe girmişler ve hakediyorlar.Macaristan, 2004 yılında Avrupa Birliği’ne katılmış ancak bizim burada bulunduğumuz süre içerisinde para birimi olarak hala Forint (HUF ya da Ft) geçiyordu. İlk etapta zorda kalmamak için bir miktar Euro’nuzu havaalanında Forint’e çevirtebiliyorsunuz. [1 €= 266 HUF)

Şehiriçi ulaşım ağı alışılagelmiş bir Avrupa şehrinde olduğu gibi hem çok yaygın hem çok pratik. 1,3,7,14 günlük tek bilet alarak metro, otobüs, troleybüs, tramvaylar ile şehri dolaşmak mümkün (tek bilet=270 Ft; 3 günlük bilet =3400 Ft). Diğer Avrupa ülkelerinden farkı ise burada burada bizim bindiğimiz her durakta biletler kontrol edildi. Oysa diğer şehirlerde bu kadar sıkı bir kontrol olmuyor. http://www.bkv.hu/english/home/index.htm

Yine diğer şehirlerde olduğu gibi şehir kartları alabiliyorsunuz ( Budapest Card). 2 ya da üç günlük olabilen bu kartlar ücretsiz olarak toplu taşıma,60 müze ve ören yeri girişi, indirimli tekne turu/ şehir turu , indirimli folklor gösterisi ve kültürel programlar , indirimli restaurant, kaplıca, mağaza, kiralama vb hizmetlerden faydalanmanızı sağlıyor. (48 saatlik=6500 HUF; 72 saatlik= 8000 HUF). Turizm danışma noktalarından, müze girişlerinden bazı otellerden temin edilebilir.

Ve yine diğer Avrupa şehirlerinde olduğu gib sanırsınız ki şehrin kendi yerli nüfusundan çok turist var memlekette (kendi nüfusu= 1.815.000).

Şehir içinde Tuna üzerinde dolaşan teknenin az büyüğü, vapurun az küçüğü botlar ile de gezilebiliyor.

Taksilerde gece –gündüz tarife farkı olmadığı gibi pazarlık da yapılabiliyormuş.

Yemek konusunda pek sıkıntı çekilmiyor. Fastfood yiyenlerdenseniz de hiç sıkıntı çekmezsiniz. Aynı İstanbul’daki gibi her köşe başında tanıdık bir marka sizi bekliyor olacaktır; Burger King, McDonald’s, KFC gibi.

Saat dilimi GMT+1, Türkiye'den bir saat geri

Otel: Biz 3 yıldızlı İbis Hotel Vaci Ut’ta kaldık. Ama şahane bir oteldi. Bir Türk için Avrupa’da kaldığı otelde ne önemlidir: kahvaltı. Prag’dan sonra en iyi kahvaltıyı burada aldık. Duyduklarınıza inanamayacaksınız ama hem açık büfe idi hem de biz Türklere daha bir hitap eder çeşitte. Valla inanmazsınız cici papa [yumurtaya bulanıp kızartılan ekmek dilimlerinden bile vardı. Aytuğ ve Özlem'in kulakları çınlasın :D ] Otel ayrıca hem merkeze yakındı, hem metro durağının dibinde. Kendiniz gidecekseniz şiddetle tavsiye edilir. Dozsa Gyorgi Ut 65 1134 Budapest (www.accorhotels.com)

En bildik, duyduk yemekleri gulaş (gulyaş) adını verdikleri çorba. Dana eti, az biraz kereviz, havuç ve küpler halinde doğranmış az biraz da patatesten oluşan bir çorba. Ancak bence çorba olmak için çok çok sulu, yemek deseniz kase başına malzemesi az. Dana etlisinden yedik, eti sertti ve de parçaları iriydi. Lezzet derseniz, eh fena değil, ama çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Bir de Fransa’dan sonra kaz ciğeri üreten ikinci ülkeymiş. Macaristan’da çok severek de tüketilen bir etmiş kaz. Arkadaşımız da ondan denedi, sağolsun bize de denetti. Bana son derece yağlı geldi ve kendine has bir kokusu var. Pek bana göre değildi..

Dreher adlı Macar birasını denedim. İnanılmaz hafif, çok güzel. Palinka farklı meyve aromaları ile ürettikleri sert bir içki. Tokaji, tatlı şarap türü. Pek çok çeşidi olmakla birlikte en hası ve gurur duyulanı Aszú olarak anılanı imiş. Unicum 40 çeşit bitkinin karşımından oluşan hem aparitif hem de hazım kolaylaştırıcı olarak tüketilen tadı acı bir tür likör. Wikipedia’nın yalancısıyım; bazı restaurant ve barların bizde yemek üstüne çay ikram etmesi gibi Macaristan’da da Unicum ikram ederlermiş.

Ana yemek porsiyonları genelde doyurucu.

Bizim akşam pek halimiz kamadığından ve fazla rağbet görmediğinden meşhur cigan müziği eğlencesine katılma durumumuz olmadı. Ama belirtmek amaçlı yazalım, bazı restoranlarda akşam yemeğinizi yerken bu müziği dinleme imkanı da bulabilirsiniz. Ancak hangi ülkeden olduğunuzu öğrenip illa bahşiş almak için sizin ülkenizden ünlü bir müzik parçası da çalıyorlar! Bizden uyarması:)

Budapeşte bir kaplıca şehri. Roma’nın izlerinin görüldüğü her yerde olduğu gibi bu şehirde de hamam ve kaplıca kültürü izleri bulunsa da bu kültürün 16 ve 17. yüzyıllarda Türk hakimiyeti ile ön plana çıktığı ve günümüze dek yaşatıldığı aşikar. Hala kaplıca suyu ile kullanılan Türk hamamları var. Keşke vaktimiz yeterli olsaydı da gidebilseydik...

Anı olsun diye ne getirmeli derseniz ben çok orjinal bir şey bulamadım. Buzdolabı mıknatısı toplayıcısı iseniz o seçenekler de pek iç açıcı değil ama bulunuyor. Buradakilerden farkı olmayan takılar satılıyor. Daha gösterişli derseniz el işleri var, ama alası Türkiye’de var. Şu dantelin ve binbir türlü el emeği göz nurunun hasını yapar Türk kadını, ama bir Belçika , Prag ve son gördüğüm Budapeşte’de olduğu gibi bunlar bir türlü pazarlanıp da turiste satılmaz ya da satılamaz nedense! İnsanı hayran eden bir lületaşı işçiliğimiz vardır ama nedense o bir türlü Eskişehir il sınırlarını aşamaz ve biz hala yurdumun dört köşesinde halı, kilim, ne işe yaradığını çözemediğim oniks yumurtası, küçük kız çozuklarına dansöz kıyafeti, alakalı alakasız her ilde peri bacası maketi falan satmaya kalkarız.

Her şehirde en az bir tane de olsa vardır ya bir yerlerde..Burada da Zincirli Köprü'nün Buda çıkışında var füniküler. 1-2 dakika içinde kendinizi Kraliyet Sarayı bahçesinde bulabilirsiniz. Ya da Sarayı gezdikten sonra inmek için kullanabilirsiniz. (700 HUF)