Garda Gölü ve Sirmione burnu, İtalya'da gördüğümüz yerlerden bambaşka bir görünüme sahip, değişik bir yer.1 haftalık gezimizin en sıcak gününe tesdüf etmiş olup böylesi bir sayfiye yerinde uzun kollu ve bacaklı kıyafetlerimizle şortlu tatilciler arasında hem terledik hem de garip kaçtık. 

Çok şirin bir sayfiye yeri. Daracık, taşlı sokaklar ve evler ve çiçekli balkonlar arasında dolaşmak için 1 saat vaktimiz vardı. Gölün kıyısındaki derin yerlerde bizim görmeye alışık olmadığımız büyüklükte balıklar ve ördek çeşitleri yüzüyordu. Adaya büyücek bir kalenin kapısından giriliyor. Gölün büyüklüğü bir denizi andırıyor. Karşı kıyılarını göremiyorsunuz. Denizde yapılan tüm sporlar yapılıyormuş zaten.

Sirmione'ye yarım saat mesafede Romeo ve Juliet'in hikayesinin doğduğu Verona da diğer şehirler gibi hala insanların yaşamlarını sürdürdüğü eski binalar ile çevrelenmiş. Pek izlenim edinebilecek kadar kalamadık burada. Ama Romeo ve Juliet'inin sizde evlerini de gördük. Juliet'in evinin kapısına giden koridor tavanına kadar yıllardır gelen turistlerin sakızları ile notlar yapıştırmak suretiyle donattıkları bir adak ağacına dönmüş. Manzara karşısında benim midem bulandı doğrusu.