Roma, Vatikan
Sabah 08:00'de Venedik'ten yola çıkıp 16:00-17:00 civarı Roma 'ya vardık. Otobanda sık aralıklarla çeşitli büyüklüklerde Auto Grill denilen mola yerleri var. Yol boyunca bol bol mola verdik. Her yer yemyeşil, yol boyunca yeşil görmediğimiz yer yoktu.
Roma'daki otel şehir merkezinden, akan trafikte 25 dakika mesafede. Levent'teki villaların arasında "nereden gelmiş bu adamların aklına burada otel yapmak " dedirtecek bir yerde. Merkeze 3 otobüs ile gidiliyormuş. Ama Venedik'teki otele göre çok daha iyi bir durumda. Kahvaltı aynı sadelikte.
İlk gecemizde Roma'da ekstra gece turuna katıldık. Otele erken varışımız ve otelin merkezden uzak olması sebebi ile gece turunu biraz erkene alarak saat 19:00'da çıktık otelden.
İnanılmaz bir görsel şölen. İnsan sanatın ihtişamı ve ölümsüzlüğü karşısında kendisini ne kadar da küçük hissediyor. Gün ışığında rüya gibi karşınıza çıkıveren tarihin bu birinci dereceden tanıkları gece ışıklandırmaları ile peri masalına dönüşüyor.
Her karışından bu kadar tarih fışkıran bir şehir için yollar oldukça geniş. Bu antik merkezde tüm caddeler Bağdat Caddesine benziyor; çok şık kafeler, restoranlar, tratorrialar ile süslü.
Roma'da aynı Türkiye'de olanlar gibi semt pazarları var. Tabii ki girip dolaşamadık ama aynı çadırlar altında bizimkiler gibi tezgalar kuruluyor.
17/05/2005 St. PIETRO - VATİKAN & PANORAMİK ROMA TURU
Roma'nın sabah 09:00 trafiği aynı İstanbul gibi. Araç trafiği bir yandan, korna gürültüsü diğer yandan.
St. PIETRO - VATİKAN
St. Pietro Bazilikası, meydanda 288 sütunu ile gelenleri kucaklıyor edası ile karşılıyor. Katolik Kilisesi ilk papa olarak kabul ettikleri Hz.İsa'nın havarilerinden Aziz Peter'in bu bölgede gömülü olduğunu söyler.
M.S. 3. yy'dan itibaren burada hep bir kilise olmakla birlikte St. Pietro Kilisesi'nin ilk hali 13. yyda inşaa edilmiş. Papa Alexandr küçük bulunca 16. yy'da daha büyüğünü yaptırıyor. Borromini başlıyor ama ömrü yetmediğinden planın son hali Michelangelo'nun elinden çıkıyor. Dünyanın en büyük kilisesinin tamamlanması 120 yıl sürüyor. O kadar büyük ki içinde 24 şapel var. Burada görmek istediğimiz en önemli atraksiyon Sistine Şapeli ama maalesef serbest zamanımız sadece yarım saat , yani ancak Pietro'dan Şapel'e varış mesafesi. Doğal olarak göremiyoruz.
St. Pietro'nun ilginç noktalarından biri Kutsal kapı. 25 yılda bir açılırmış. Bir tarafı harç (içeriden bakıldığında), bir tarafı bronz ve kabartmalı bir kapı. Hemen giriş kapısı tarafında.
Michelangelo'nun 15.yy sonunda yaptığı Pieta heykeli Meryem'İn hüznünü yansıtması açısından etkileyici.
Baldacchino (Paplık Altarı); Papa 8. Urbanus'un 17. yyda pagan figürler olduğu gerekçesi ile Panthoen'un alınlığındaki bronz kabartmaları eritip bu altarı yaptırdığı biliniyor. Altar kubbenin tam altındaoldukça yüksek 4 sütunun ayağını oluşturduğu bir dört kenarlı kubbeden oluşuyor.
Papa Alexander anıtı; katedralin en dip noktasında korumalı bir şekilde yanına kimse yaklaştırılmadan seyre açık duruyor. Bernini'nin bu çalışması elinde bir kum saatini tutmakta olan bir iskelet figürü ile gayet anlamlıdır.
Pietro'nun kubbesi de bir Michelangelo ürünü olup fark yaratmaktadır.
Papaların mezarları da bu Katedralde. Biz gittiğimizde Papa Jean paul öleli 6 ay olmamıştı.Dolayısı ile onun kabrine ilgi yoğundu. Uzun bir kuyruk vardı.
Vatikan gezimizin ardından Antik Roma turumuz başlıyor.
Roma'nın içi de dışı gibi yemyeşil olan bir şehir ancak havası çok kirli. Özellikle antik şehir çukurda kalıyor ve bu daha çok hissediliyor. Ayrıca buna bir de sokakları çekirge sürüsü gibi dolduran turist kalabalığı eklenince zaman zaman işler zorlaşıyor. Buna galiba Romalıların da tahammülü kalmamış.
Roma'da çok dikkat çekici detaylardan biri de karasinek gibi oradan oraya giderken vızıldayan motorsikletliler. Motorsiklet kullanımı çok yaygın olmakla birlikte çok tehlikeli kullanıyorlar.
COLLOSEUM
Imparator Vespasyanus M.S 72 yılında Roma'ya eğlence merkezi olsun diye yaptırır bu yapıyı. Filminden de bileceğiniz gibi gladyatör savaşlarının yapıldığı bir can pazarıdır aslında.
İzleyiciler, altta imparator ve soylular olacak şekilde yukarı doğru gittikçe avam kısmısının oturduğu bir düzende seyredilirmiş bu kan savaşları. İsminden anlaşıldığı üzere o kadar dev bir yapı ki yanında kendinizi karikatür gibi hissediyorsunuz, yazılı tarih kadar yaşanmışlığı da olunca...Alt sırada Dor sütunlar, 2. katta Ion, 3. katta Korint sütunların bir arada bulunduğu tek yapı olduğunu öğrendik. Çok etkileyici bir yapı.
TREVİ ÇEŞMESİ (AŞK ÇEŞMESİ)
Trevi Çeşmesi'ne doğru ilerlerken geçtiğimiz daracık yollardan nasıl bir yere geleceğimizi düşüne duralım önce bir insan kalabalığının uğultulu gürültüsü doldurdu kulaklarımızı. Sonra o gürültüyü çıkartan öbek öbek insan kalabalığını gördük. Ve sonra.... filmi kopartan güzellikte bir çeşme çıktı karşımıza. Roma mitolojisindeki adı ile Neptün, nam-ı diğer Poseidon, her zamanki kudretini sergiliyor. Çeşmeden gelen su sesinin onca patırtı ve kargaşaya rağmen yaydığı dinginlik anlatılır gibi değil. İnsanın üzerinde ne kadar negatif enerji varsa dağıtıyor. İtalya'da önemli olan hemen her yapıda olduğu gibi bu eserde de Bernini'nin emeği var. Ancak tamamlayan Nicola Salvi olmuş (18.yy).
Ve serbest zaman...Saatin 15:00 'e gelip dayanmış olması ve bizim öğlen yemeği yememiş olmamız kötü tesadüf ediyor. Zira önceden de belirttiğim gibi İtalya'da restoranlar bu saatte akşam yemeği hazırlıkları için (!) 18:00'e kadar kapalı. Tek tük yerlerde açık restoran bulunabiliyor. Lafın özü, bir yerlerde zar zor bir yemek yedikten sonra (aparatif bir şeylerden ziyade doğru düzgün bir mekanda oturup yorgunluk atmayı tercih ettik) turumuza kendi başımıza devam ettik.
İSPANYOL MERDİVENLERİ (PİAZZA di SPAGNA)
Bildiğiniz taş basamaklardan oluşuyor. Ama hakikaten nedense tuhaf bir çekiciliği var. Adı neden mi İspanya ile anılıyor? 17. yy da İspanya Konsolosluğunun burada bulunması sebebi ile böyle anılıyor. Burası da Travi Çeşmesi'nin bulunduğu alan kadar kapalı ve dar aslında. Ama öyle yükseklere kadar uzanıyor ki insana yeterince genişlik hissi veriyor. Aynı kalabalık burada da var. Hem dibinde, hem üstünde hem tepesinde bir yığın insan kalabalığı. her milletten adam var. Duyan gelmiş misali. Basamaların başladığı meydanda Bernini tarafından yapılmış küçük bir havuz var: Fontana della Barcaccia . Aynı hizada yan bloklarda vaktiyle İngiliz şairler Keats ve Shelly 'ninikamet ettikleri ev var, geziye açık. En yüksekte de basamakların ardından Trinità dei Monti to Piazza di Spagna Kilisesi yükseliyor. Ama biz gördüğümüzde tadilatta olduğundan önü kapatılmıştı. Saksı içinde begomviller ile süslenmiş basamaklar insanı soluklandırmak için güzel bir mola durağı. Tabii tepenizde güneş yoksa...
PANTHEON
Tüm tanrıların tapınağı. Antik Roma dönemi eserlerinden günümüze büyük ölçüde sağlam ulaşabilmiş ender eserlerden olduğu söyleniyor. Görünce zaten anlıyorsunuz. M.Ölere dayanmakla birlikte M.S 120lerde bir takım tadilatlar görerek temelde bu haline kavuşuyor. Hadrian sayesinde. Evet, Bergama'da bahsi geçen Hadrian ile. Neticede ortaya çıkan yapının çapı ve yüksekliği 43 metre olan bir silindir. Silindirin tam tepe noktasında 8 metrelik bir açıklık var, ışık girebilsin diye bırakılmış. Ön yüzünde Grek tarzı bir alınlık ve alınlığın oturtulduğu 8 sütun mevcut. Hakikaten etkileyici ve oldukça nev-i şahsına münhasır. Hele bir de içine girince hep haç planlı kilise görmeye alıştığımız için bir tuhaf geliyor silindir bir kilise görmek. Evet, hıristiyanlığın kabulü ile bu yapı bir kiliseye dönüştürülmüş.
Alınlıkta M·AGRIPPA·L·F·COS·TERTIVM·FECIT tam hali ile "M[arcus] Agrippa L[ucii] f[ilius] co[n]s[ul] tertium fecit"; "Marcus Agrippa, Lucius'un oğlu, bu binayı üçüncü kez konsül olduğunda yaptırdı." yazmakta.
NAVONA MEYDANI (PIAZZA di NAVONA)
Oval şekli ve büyüklüğü ile gördüğümüz diğer meydanlardan daha çarpıcı. Tabii Navona'yı Navona yapan Dört Nehir çeşmesi (Fontana di Fiumi), Sant'Angese in Agone Kilisesi'ni unutmamak lazım. Dört nehir çeşmesi, Bernini'nin öğrencileri tarafından yapılmış dünyanın dört bir yanındaki 4 büyük nehri tamsil eden bir çeşme: Nil, Tuna, Ganj ve Rio della Plata nehirleri. Gece ışıklandırma altında daha etkileyici. Sant'Angese in Agone Kilisesi de Bernini'nin rakibi Borromini tarfından yapılmış.
Meydanın ilk giriş ucunda Neptün çeşmesi, tam karşı diğer ucunda da Moro Çeşmesi meydanda sıra sıra dizili kafe ve restoranların önünü dekore ediyor.
PIAZZA VENEZIA
Tüm heybeti ile meydanın tam başında yükselmesine rağmen bu meydan adını, ilk düşünülenin aksine, İtalya birliğinin kurucusu ,19. yy tarihli, Vittorio Emmanuel Anıtı'ndan almamış. Meydanın diğer ucunda kalan bir zamanların Venedik Elçiliği'nin (15. yy tarihli Palazzo Venezia) burada bulunması sebebi ile onları onurlandırmak üzere bu isim verilmiş. Vittorio Emmanuel Anıt Binasının hemen ardından bir tarafta Capitoline Tepesi, diğer tarafta Roma Forumu kalır.
TRAIANUS FORUMU ve SÜTUNU
Hemen Roma Forumu ile karşı karşıya, Antik Roma'nın sınırları içinde alışveriş merkezi bir alan. İmparator Traianus (Trajan)'ın Dacia (Romanya) zaferine ilişkin yaşananların anlatıldığı dev sütunun da (M.S. 2 . yy) bulunduğu forum alanı ziyarete açık bir açık hava müzesi.
ROMA FORUMU
Sırtını Vittoro Emmanuel Anıtına yaslamış daha geçmiş günlere ışık tutan , M.Ö. 6. yyda hayatın kabinin attığı, her anlamda bir alış- verişin yaşandığı ve özellikle tapınakların bol olduğu sosyal bir merkezmiş vaktinde. Tarz ve kalıntılar açısından bizim Efes'imizi andırmakta. İlk göze çarpan fark Efes'in mermerleri var, burası ise tepeden tırnağa ince tuğla ile inşa edilmiş.
KONSTANTINUS TAKI
Roma'nın ilk kurulduğu yer olduğu söylenen Roma Forumu alanındaki Palatine Tepesi ve Colloseum arasında bir kapı görüntüsündeki bu zafer takı İmparator 1. Constantin'in M.Ö.312'de kazandığı bir zafer anısına yine o tarihlerde dikilmiş. Bu tak sanki giriş kapısı, Severus Takı'da çıkış kapısı gibi görünüyor. Bu sayfanın kapak fotoğrafında görebilirsiniz.
SEPTIMUS SEVERUS TAKI
İmparator Septimus Severus'un zaferlerini anmak için M.Ö.203'te yapılmış bir zafer takı. Roma Forumu sınırları içinde dış yüzeyi mermerden oldukça yüksek bir yapı.