Haritada Yunanistan ve Türkiye’nin batı sahilleri arasında kalan bölgeye, Ege Denizi’ne “şaşı bak şaşır” modunda odaklandığınızda bu bölgede bir bütün, bir halka görürsünüz. Aslında bir daireymiş de sonradan ayrılmış, kopmuş, dağılmış gibi. Mora Yarımadası ve Datça Yarımadası adeta parmakları birbirinden ayrılmış iki el gibidir. Girit de birinden kopmuş bir parmak gibi..

Öyledir de zaten. Coğrafya derslerinden hatırlarsınız, Ege Denizi Aegeis ya da Egeid olarak adlandırılmış bir kara parçası iken -2 milyon yıl süren son jeolojik zaman diliminde gerçekleşen- çökme sonucunda kalan boşlukların denizlerle dolması sebebi ile bu kara parçasının yüksek tepe ve dağları ada olarak form oluşturmuşlardır, diye. Ege Denizi’nde bu şekilde oluşmuş yüzlerce ada var. İşte bu yüzden yaygın olarak karşılaşmasak da Ege Denizi’ne Adalar Denizi denildiğine de rastlarsınız.

Coğrafi olarak böyle bir gelişim süreci gösteren bu adaların gördüğü geçirdiği tarihi oluşum da bu coğrafi oluşuma benzer aslında. Aynı karada yaşarken birbirinden ayrılan insanların, kültürlerin hikayesi...

İtiraf ediyorum, bulunduğumuz adaları hakkını vererek gezemedik. Ama kendi ülkemizdeymişçesine rahat gezdik. Çok güzel hislerle döndük.

Kos: Dodecanese (Oniki adalar)

Rodos: Dodecanese (Oniki adalar)

- Oniki adaların başkenti

- Avrupa'ın en eski, en iyi korunmuş ve içinde hala yaşam sürddürülen ortaçağ kenti

- Choklakia mozaikleri (Bazı yerlerde Votsala/ Votsalató diye geçiyor) http://onelessbrickinthewall.com/2011/09/16/votsala-mosaics-i/

Santorini: Cyclade adası

Girit: Sınıfı olmayan başlı başına bir ada

Atina: Yunanistan anakara. Başkent.

Midilli: Kuzey Ege Adaları