Uçağımız İstanbul'a doğru saat 14:30'da hareket edeceğinden Viyana'da gözden kaçırdığımız, zaman almayacak detayları görmeye karar verdik. 

Ringstrasse boyunca hareket eden tramvaylardan birine binerek bir küçük şehir merkezi turu- tipik bir "Avrupa kenti" turu yaptık. Franz Joseph 19.yy ortalarında Viyana'nın imajını önemli ölçüde iyileştiren bir adım atmış ve şehrin savunma duvarlarını yıktırarak merkezi çepeçevre dairesel bir hat ile bağlayan cadde projesini hayata geçirmiş; Ringstrasse. Bu cadde ile tüm önemli kültürel ve idari binalar birbirine bağlanmış. 

Zaman kısıtımızdan dolayı Viyana'da görülmesi gereken o kadar çok yeri atlamak zorunda kaldık ki şimdi bu satırları yazarken keşke daha bol vakitte gezebilseymişiz demekten kendimi alıkoyamıyorum. 

Prens Eugene'in Kışlık Sarayı (artık Maliye Bakanlığı olmuş), pek çok kilise, ilgisini çekebileceklere "Applied Arts Museum", modern sanatlarla ilgilenenlere bu alanda pek çok müze, 19. yyda inşaatı tamamlanmış Parlamento Binası, bir masal sarayı güzelliğinde Burgtheater, ondan daha etkileyici Opera Binası, Karlsplatz'da Kral 6. Karl'ın 1713'te veba salgını biter bitmez söz verdiği üzere adaşı olan bir azizin adına yaptırdığı kilise "Karlskirsche", Belvedere Sarayı da mutlaka görülmesi gereken diğer yerler arasında.

Her zaman olduğu gibi "okumak yetmez, görmeden olmaz" diyerek sözlerimi bitirmek istiyorum.