Panoramik Viyana
Kızsak da söylensek de, çok daha ekonomik olması sebebi ile yine bir operatörün gerçekleştirdiği tura katılarak yılbaşında Viyana'yı görmeye gittik.
Gelenek olduğu üzere havaalanında karşılandıktan sonra bindiğimiz transfer otobüsü ile küçük bir panoramik şehir turu yaptık. Sanat Müzesi (Kunsthistoriches Museum), Opera Binası, Parlamento Binası, Belediye Sarayı (Rathaus), Viyana Üniversitesi, Votiv Kilisesi, Prater (çook uzaklardan), Schönbrunn Sarayı, Belvedere Sarayı gibi Viyana'nın görülmeye değer yerlerinin önünden geçtik, önünde durup bekleme yapmaya müsait olanların da bazılarını kısa süreli ziyaret ettik.
Hepsinden önce ziyaret ettiğimiz ilk yer Hundertwasser Haus. Friedensreich Hundertwasser, 1928-2000 yılları arasında yaşamış Avusturyalı bir ressam. 1989'da yapımına başlanmış bu bina Hundertwasser 'in resimlerinin sergilenmesi için yapılmış. Ancak bu binada şu an ikamet eden insanlar varmış. İki binanın birleştirilmesi ile ortaya çıkan bu yapının yenilenmesi ile Hundertwasser bizzat kendisi ilgilenmiş. Biz binanın içini gezemedik ancak dış cephesinden anladığımız kadarı ile gayet orjinal ve dikkat çekici bir yapı. Asimetrik desenler, pencereler ile dekore edilmiş. Basamakları da arnavut taşlı kaldırımları andırırcasına eğri büğrü. Hundertwasser bu yapıyı Viyana'nın eski şehir dokusunu bozan yeni nesil binalara tepki olsun diye yapmış. Aslında yapı ilk gördüğümde bana İspanya'nın Gaudi'sinin 20.yy'ın ilk başlarında yaptığı Barcelona'daki Casa Battlo'sunu anımsattı.
Burayı takiben resim koleksiyonu ile ünlü, "askeri deha" Prens Eugene'in yazlığı, Belvedere Sarayı'na gidiyoruz. İçeri giremediğimizden sarayın çevresinde bir yürüyüş yaptık, diğer günlerde gezebiliriz düşüncesi ile açılış kapanış saatlerine baktık. Belvedere Sarayı bahçeler ile birbirine bağlı iki saraydan oluşuyor: 19.-20.yy resimlerinin sergilendiği Yukarı Belvedere ve 17-18.yy resimlerinin sergilendiği Aşağı Belvedere.
Yukarı Belvedere Sarayı
Avrupa şehirlerine gelmenin vakti bahar aslında. O güzelim sarayların kurumuş bahçeleri baharda nasıl da şenleniyor. Hava buz mu buz. Kendimizi alıştırmış ve ona göre gelmiştik, ama yaşamak da kolay olmuyor hani. Belvedere'ye geldiğimizde saat herhalde 16:00 civarıydı. Hava zaten kapalı, bir de akşam olmak üzere; karardı kararacak.
Çabuk hareket ederek panoramik tura devam ediyoruz. Sonraki durağımız Habsburg Hanedanı'nın yazlık olarak kullandığı, vaktiyle şehir dışında olan ama şimdi şehrin ortasında inci gibi duran, sade ama o akşam silüetinden bile asalet akan Barok tarzda inşa edilmiş Schönbrunn Sarayı. Noel ve yılbaşı sebebi ile sarayın tam önüne neredeyse sarayın yüksekliğine ulaşan bir çam ağacı koymuş ve ışıklandırmışlar. Hemen her tarihi ve turistik yapının önünde böyle bir ağaç var. Çok sıcak bir görüntü veriyor. Bu saray ile ilgili detayları ilgili sayfada anlatacağım.
Schonbrunn Sarayı
Schönbrunn'dan sonra yukarıda adı geçen diğer binaları da uzaktan gördükten sonra otelimize yerleşiyoruz. Otelimiz aslında 4 yıldız diye anlatılan aslında Country Inn serisi otellerden gayet şehir dışında ama metro durağına çok yakın bir otel. Her şeye rağmen biz temizliğinden ve hizmetinden memnun kaldık.
Turu 4 gün-3 gece olarak satın almış olsak da, Viyana'da gezmek için net olarak tam 2 günümüz vardı. Bu iki günün biri de normalde resmi tatil olan 1 Ocak idi. O yüzden burada bulunduğumuz süreyi çok etkin kullanmak zorundaydık. Bunun için de Viyana'da ne yapmak istediğimizi, nereleri görmek istediğimizi çok iyi belirleyip plan yapmamız gerekiyordu. Aynı sebepten, bu kısa turlarda önünde duraklayabildiğimiz yerlerin açılış kapanış saatlerini öğrenmek faydalı olacaktı. Bu panoramik tur esnasında ne istediğimiz de yavaş yavaş şekillenmişti aynı zamanda.
Akşam yemeği için, Viyana'da yılbaşı hareketliliğinin en yoğun yaşandığı yer olan Stephanplatz'ı tercih ettik. Ne de olsa aynı zamanda yılbaşını bir Avrupa şehrinde geçirmek istemiştik. Bunun da biraz tadını çıkartalım dedik. Stephanplatz'da özellikle Graben İstanbul'un İstiklal Caddesi'ne çok benzeyen, araç trafiğine kapalı ama daha geniş olan bir cadde. Ziyaretçilerinin büyük kısmını turistlerin oluşturduğu, mağazaların daha yoğun, ancak restorantların -cafelerin daha nadir olduğu bir alışveriş merkezi. Ama yürümekten asla bıkılmayan bir mekan.
Yemek için çok dolaşmadan önünden belki 3 kez yürüyüp geçtiğimiz Nordic See adlı deniz mahsulleri restoran zincirinin Stephansplatz şubesine girdik. Tıpkı İstanbul'daki Borsa restoranları tipinde servis veriyor. Schnitzel iştahımızı başka bir mekana sakladık...