Kaynaklarda Edirne’nin , Antik Çağ’da günümüz Trakya, Bulgaristan ve Kuzey Yunanistan topraklarında yaşamış olan Traklar soyundan Odrysler tarafından kurulduğu yazıyor.
Zamanın Anadolu topraklarına damgasını vuran saygıdeğer Makedon İmparatoru Büyük İskender, bu topraklara o vakitler Traklarca Odrisia olarak anılan Edirne ile adım atmış (M.Ö.4.yy). Haliyle Makedon hakimiyetine geçen şehrin adının da ihtimal ki Odris ya da Odrisia, Orestia/Orestas olarak değiştiği sanılıyor.
M.S.II. yy’ da Romalıların eline geçen bu yerleşim yeri bu topraklara damga vuran bir başka
İmparator Hadrian tarafından önemseniyor . Hadrian buraya şehir statüsü vermekle kalmıyor İmparatorlara yaraşır şekilde adını da veriyor. İşte bugünkü Edirne adı Roma Dönemi’nde Hadrianopolis/ Hadrianupolis/ Adrianupolis/ Adrianapolis adlarıyla anılmış.
Haliyle , sanıyorum özellikle, bizim dilimize ait olmayan bir isim olduğundan olsa gerek 1362 yılında Osmanlı hakimiyetine geçince de adı değişiyor elbet. Edrinus/ Edrune/ Edrinabolu/ Endriye gibi adlarla anılmış.
Şehir ancak 16.yy’da Edirne olarak anılmaya başlamış. 1365 yılında Osmanlı İmparatorluğu başkentliğini 1335’ten beri sürdüren Bursa’dan alan Edirne, 1453 yılında İstanbul’un alınışına dek bayrağı taşımayı sürdürmüş. Hatta saray Edirne’den o kadar kolay kopamamış.
Edirne küçük ama kültürel zenginliği çok yoğun olan gözbebeği bir şehir. Omuzlarında bir asır boyunca imparatorluk taşımanın tüm güzellikleri ve ağırlığını bir solukta hissedebileceğiniz mutlaka görülmesi gereken bir şehir. Rotanızı mutlaka çevirin…