Sybaris'te Tatlı Hayat
Sybaris'te Tatlı Hayat
Eski dünyada bazı kentler, zevk ve safanın hüküm sürdüğü şehirler olarak tanınmıştır. "Capua'nın eğlenceleri", M.Ö. III. yüzyılın son çeyreğinde, Hannibal'ın burada kaldığı sıralarda ün salmıştı. Bizim için Antalya'nın olduğu gibi, Romalılar için de Herculanum ve Pompei, sayfiye şehirleriydi. Yunanlılar arasında Sybaris, halkının tembelliği ve ahlâk düşüklüğüyle çok kötü bir şöhret yapmıştı. Şehir, 25 kente egemendi. O tarihte Sybaris'te yasayan Srnindyrides, ihtişam ve zarafetiyle meşhurdu. Sikyon tiran'ından kızını istemek üzere, bu şehre giderken, beraberinde bin aşçı ve bir o kadar da avcı götürdü. Gülyapraklarmdan bir yatak üzerinde bir gece geçirdikten sonra, doğru dürüst uyuyamadığından yakındı: altında bir gül yaprağı kıvnlmıştı! Zevk düşkünlüğü ve gevşeklik. Sybaris'in mahvına sebep oldu. Sybarisliler atlarına müzik eşliğinde dans etmeyi öğretmişlerdi. Kroton'lular onlarla savaşa girişip ünlü atlet Milon'un önderliğinde, Sybaris'e yürüdüler. Sybaris süvarileri görününce, Kroton'lu müzisyenler, onların atlarını oynatan havayı çalmaya başladılar. Atlar, sahiplerinin emirlerine uymayı bırakıp hemen dansetmek üzere dikeldiler. Sybaris süvarileri de, dövüşmeye fırsat bulamadan kılıçtan geçirildiler.
Pompei Sokaklarında Bir Gezinti
Bu 24 ağustos 79 sabahı, güneş, mavi bir aydınlığa bürünmüş Napoli körfezinin üstünde yükseliyor. Vezüv'ün eteklerinde, bağcılar, tatlı ve sulu üzümlerini toplamaya başlıyorlar. Aşağıda, denizin üzerinde, Herculanum'un kenar mahallelerinde oturan balıkçılar, günün ilk ışıklarıyle birlikte kayıklarına binmişler, körfeze ağlarını atıyorlar. Denizle yanardağın yamaçları arasında, Herculanum ve Pompei uyanıyor.
Ne var ki, bu mutlu halkın üzerinde, belirgin bir endişe dolaşıyor. Güneşin doğmasıyle birlikte harekete geçerek sokakları canlandıran fakir halk, bu endişeyi paylaşıyor. Bu arada, sıcak yaz günlerini Pompei'de geçirmeye gelen zengin Romalılara ve Herculanum'da ya da Vezüv'ün eteklerinde yaptırdıkları muhteşem evlere yerleşmiş kimselere de rastlanıyor. Birkaç günden beri yer sarsılmaya başladı: dağdan, gök gürültüsünü andıran, uzak ve boğuk gürlemeler geliyordu. İki gündür, durum yeniden sâkinleşti. Yanardağın yamaçlarında yaşamaya alışmış insanlar, eğer tedirginlik veren bazı belirtiler devam etmeseydi, artık kaygıdan tamamen kurtulmuş olacaklardı. Ama, kuşlar dört bir yana uçuşuyor ve eskisi gibi cıvıldamıyor. Köpekler havlamayı kesti; bağlı olanları da, koparıp kaçmak istercesine, zincirlerine asılıyorlar. Bununla birlikte, hayat, normal akışına dönüyor. Sokağa açılan meyhanelerde müşteriler kalabalıklaşıyor; tartışmalar yapılıyor. Vezüv'den, geçen sene bu zamanlar havaların sıcak olduğundan, belediye seçimlerinin sonuçlarından söz ediyorlar. Pompei sokaklarındaki bazı duvarlar hâlâ adayların sloganlarıyle dolu. Bugün, Herculanum bölgesindeki en büyük ve muhteşem köşklerden birinin sahibi olan Piso, dostlarından biriyle; Roma'nın limanı Ostia'da oturan zengin bir tacirle birlikte Pompei sokaklarında dolaşıyor. Dükkânların önünde durup renkli tabelaları hayranlıkla seyrediyor ve havaların daima güzel olduğu şehirlerde yaşamanın zevklerinden dem vuruyorlar. Sokağın manzarası, tacir dostumuzun hoşuna gidiyor. Şurada bir ayak satıcısı, çatlak bardaklara karşılık, çok ince ağaç çöplerini (kibritlerimizin ataları) veriyor. Bir başka yerde, diğeri, nohut lapası satıyor. Az ,daha ötede, aylak aylak dolaşan meraklı seyirciler, bir yılan oynatıcısının etrafında halka olmuşlar. İki arkadaş, Vezüv'ün güzel şarabından birer kupa içmek için bir meyhaneye giriyor; Bir yandan çevrelerinde anlatılanları dinlerken, bir yandan da sıcak sosislerinin nefasetini öven bir aşçıyı seyrediyorlar.
Görkemli Pompei villalarının yıkıntılarına bakıp eski ev hayatını hayalimizde yaratmak kolaydır. Bu resim, bir atrium'un (iç avlu) ortasında, ev sahibiyle eşinin hayaletlerini canlandırıyor.
Güney Halya'daki Yunan şehri Sybaris, yakınındaki ırmağın sularına gömülerek tamamen yok olmuştu. Daha sonra Romalılar tarafından kurulan şehir de aynı şekilde, yarıya kadar suya gömüldü (üstte).