Batık Dünyaların İzinde

İnsanoğlu, çok eski zamanlardan beri, uzun süre su altında kalabilmeyi düşleyip durdu. Ta Eskiçağ'dan başlamak üzere, dalış donanımlarının yapımı için çalışmalara girişilmiş; daha sonra Rönesans mühendisleri de bu soruna eğilmişlerdi. Modern teknikler sayesinde, dünün hayalleri, hakikat oldu. Arkeologlar hemen, gemi enkazlarını ve batık kentleri aramak için bu olanaklardan yararlanmayı düşündüler. Nautilus'un suya gömülmüş harabeler arasında yaptığı ve Jules Verne okuyucularını büyüleyen o yolculuk, şimdi bir düş olmaktan çıkarak, gerçek ve bilim dünyasıyle karışıp bütünleşmiş bulunuyor.


Eski bir sefine enkazının yeri saptandığı zaman önce araştırma yapılacak kısmın üstüne bir kafes yerleştirmek, sonra da amforaları çıkarmadan önce, yerlerini belirlemek üzere numaralamak gerekir.


Ama, eşyaları çıkarmak için, çoğu zaman, vazoyu içine çeken "emici", kazmayla küreğin yerini alıyor.

Yunanistan'dan İtalya'ya doğru gitmekte olan bir kadırganın Mehdiye açıklarında. Tunus ile Gabes arasındaki o uzak kıyıda karaya oturması, bir rastlantı sonucudur. Hiç kuşkusuz gemi buralara kadar fırtına yüzünden sürüklenmişti.